Culpa In Contrahendo Nedir? | İzmir Avukat
Culpa In Contrahendo, latince sözleşme görüşmelerindeki kusurdan doğan sorumluluk anlamına gelmektedir. Dürüstlük kuralına dayanır. Tarafların sözleşmenin kurulması sırasında, sözleşme benzeri güven ilişkisine dayanan özen gösterme, aydınlatma ve koruma yükümlülüklerini ifade eder.
Culpa In Contrahendo ilkesi, Türk Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenmemiş olmakla birlikte, doktrinde Türk Medeni Kanunu Madde 2 kapsamında yürürlük alanı bulduğu ifade edilmektedir.
Türk Medeni Kanunu Madde 2 – “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
İlgili Yargıtay Kararları
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas: 2020/4933 Karar: 2021/2006
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.02.2013 tarihli, 2012/13-1220 Esas ve 2013/239 Karar sayılı ilamında ifade edildiği gibi, toplumsal hayatın hızla gelişmesi sonucu ortaya çıkan bazı hukuki sorunların çözümünü, klasik borç doğurucu sorumluluk kaynakları olarak nitelendirilen haksız fiil, sözleşme ve sebepsiz zenginleşme içerisinde bulabilmek her zaman mümkün değildir. Kanunların çözüm öngöremediği bu tür durumlar için öğretide yeni hukuki müessese ve sorumluluk türleri belirlenmesi yoluna gidilmiştir. Bu yeni belirlenen sorumluluk türlerinden olan sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluk (culpa in contrahendo), sözleşme görüşmeleri sırasında taraflardan birinin diğerine dürüstlük kuralına aykırı davranması nedeniyle ortaya çıkan sorumluluk olarak tanımlanabilir. Zira sözleşme görüşmelerine başlanmakla taraflar arasında hukuki ilişki, başka bir deyişle bir güven ilişkisi meydana gelmektedir. Bu güven ilişkisi, TMK m. 2’de ifade bulan dürüstlük kuralı uyarınca belli ölçüde karşı tarafın çıkarlarını gözetme, böylece bildirim, aydınlatma, boş yere güven vermeme, güveni boşa çıkarmama gibi birtakım özen yükümlülükleri doğurmaktadır. Bu özen yükümlülüklerine aykırılığa da sözleşmeden kaynaklanan borca aykırılığa ilişkin hükümler uygulanmaktadır.
Eldeki asıl davaya konu somut uyuşmazlığa gelindiğinde davacı-karşı davalı, davalı-karşı davacı ile imzalanacak sözleşmeye güvenerek birtakım yatırımlar yaptıklarını, ancak davalının distribütörlüğü başka bir şirkete verdiğini iddia ederek yapmış oldukları giderler ve yatırımlardan dolayı uğramış oldukları zararların tahsilini istemiştir. Tüm dosya kapsamı ve özellikle taraflar arasındaki e-mail yazışmaları dikkate alındığında, davacı-karşı davalının bir sözleşme akdedileceği güveni ile bazı harcamalar ve yatırımlar yaptığı anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar bağlamında davacı-karşı davalının taleplerine sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluk kurallarıyla bakılması gerekmektedir. Böyle bir durumda davacı-karşı davalı, sözleşme akdedileceği güveni ile yaptığı, doğrudan uygun illiyet bağı içerisinde olup gerekli harcamalardan doğan zararlarını isteyebilir. Karşı dava bakımından da davalı-karşı davacı, davasına dayanak kıldığı alacaklarının varlığını usulüne uygun delillerle ispat etmelidir.
Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.
Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;
Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir
E-posta: [email protected]
Telefon: +90 534 415 52 56