Menü Kapat

Bilinçli Taksir Nedir?

Bilinçli Taksir Nedir?
Bilinçli Taksir Nedir?

Bilinçli Taksir Nedir? | İzmir Ceza Avukatı

Av. Mustafa Yolcu

Bilinçli Taksir Nedir?

Bir suçun işlenmesi failin suç hareketini kasten (bilerek ve isteyerek) yapması veya taksirle eylemi gerçekleştirmesi ile ortaya çıkar. Bilinçli taksir ise failin “öngördüğü” neticeyi istememesine rağmen, kural ihlali yaparak veya şans, kişisel yetenek vb. etkenlere güvenerek hareket etmesi ile neticenin gerçekleşmesidir.

Örneğin, sollama yasağı bulunan bir yolda sollama yaparak ölüme neden olan kişi bilinçli taksirle ölüme neden olma suçu nedeniyle cezalandırılır. Zira burada fail söz konusu neticenin gerçekleşmesini istemese de meydana gelecek neticeyi öngörebilmektedir.

5237 sayılı TCK’ya göre suç; kural olarak “kast” ile işlenir. Kanun bir fiilin taksirle işlenen hallerini açıkça suç olarak kabul etmedikçe, taksirle işlenen fiil suç olarak kabul edilemez. Örneğin, mala zarar verme suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Bir kimsenin arabasına kasten taş atan fail, TCK m.151 gereği mala zarar verme suçu nedeniyle cezalandırılır. Ancak, söndürülmeden pencereden atılan sigara bir arabanın camından içeri girip yanmasına neden olsa bile, mala zarar verme suçu taksirle işlenebilen bir suç olmadığından fail cezalandırılamaz. Fail açısından sadece özel hukuk bakımından tazminat sorumluluğu doğar.

Bilinçli Taksirle İşlenen Suçun Cezası Nedir?

Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksirin varlığından bahsetmiştir. Bu halde, taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. Örneğin, taksirle öldürme suçu nedeniyle 3 yıl hapis cezasına hükmedilecekse, bilinçli taksir halinde suçun cezası 4,5 yıla kadar çıkabilecektir. Zira bilinçli taksir durumunda fail meydana gelecek neticeyi öngörebilmekte ve bu neticenin meydana gelmesini göze alarak suç oluşturan hareketi gerçekleştirmektedir.

Bilinçli Taksirle İşlenen Suçlara Bazı Örnekler Şu Şekildedir:

Alkollü araç kullanarak trafik kazası nedeniyle ölüme neden olma, kırmızı ışıkta geçerek bir araçla çarpışarak ölüme neden olma, failin odasındaki masa üzerinde dolu bir tabanca bırakması  herhangi bir kişinin o tabanca ile yaralanabileceğini öngörebilir durumda olması, diğer unsurlarının da bulunması koşuluyla taksirin varlığı için yeterlidir. Kırmızı ışıkta geçen sürücünün sebep olduğu yaralanma neticesinden bilinçli taksirle sorumlu tutulabilmesi için, örneğin kalabalık yol durumunu ve trafik ışıklarını ya da kavşağa giriş yapmakta olan bir başka aracı fark etmiş olması ve dolayısıyla zararlı bir neticenin meydana gelebileceğini öngörmüş olması gerekir.

Bilinçli taksirle ilgili olarak dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, failin neticeyi öngörmüş olması ile neticenin öngörülebilir nitelikte olması hususlarının karıştırılmamasıdır. Öngörmek yüksek bir tehlikenin göstergesidir, zira somut bir duruma ilişkindir. Bu itibarla, zararlı neticenin öngörüldüğünün kabul edilmesi için, failin genel olarak tehlikeli bir davranışı gerçekleştirdiğinin farkında olması yeterli değildir; kendi davranışının belirli bir süje açısından yarattığı somut tehlikeyi zihninde canlandırmış olması gerekir. Örneğin yoldan geçip geçmeyeceği tam olarak belli olmayan birini görmesine rağmen yavaşlamayan ya da dar ve çok sayıda insanın bulunduğu bir sokakta aracını çok hızlı bir şekilde süren; davranış kurallarının kendisine yavaşlamasını emrettiğinin farkında olup, muhtemel zararlı sonuçları yetenekleri sayesinde engelleyebileceği inancıyla hareket eden sürücünün durumunda olduğu gibi.

Öğreti ve Yargıtay Kararlarına Göre Taksirin Unsurları Şunlardır;

  • Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,
  • Hareketin iradiliği,
  • Neticenin iradi olmaması,
  • Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması,
  • Neticenin öngörülebilir bir netice olmasına rağmen bu neticenin fail tarafından öngörülmemesi şeklinde belirtilmiştir.

Bilinçli Taksire İlişkin Örnek Yargıtay Kararı:

“Olası kast ve bilinçli taksir öngörme unsuru itibariye örtüşmesine rağmen, isteme unsuru bakımından ayrılmaktadır. Olası kastı bilinçli taksirden ayıran özellik, mümkün ya da muhtemel olarak öngörülen neticenin kabullenilmesi, failin öngördüğü tipik neticenin meydana gelmeyeceğine yönelik bir güveni olmadan hareket etmesidir. Başka bir anlatımla, fail öyle ya da böyle herhalde hareketi gerçekleştirirdim diyorsa olası kast, neticenin gerçekleşeceğini bilseydim hareketi gerçekleştirmezdim, diyorsa bilinçli taksir söz konusudur. Basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırıcı ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörememesi, bilinçli taksir halinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır. Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü halde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin hali ile bir tutulamayacağından, neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun, bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi,  2017/257 Esas, 2018/12091 K. ve 12.12.2018 Tarih)

Sonuç olarak failin öngördüğü neticenin gerçekleşmeyeceğini ümit ederek hareket etmesine rağmen neticenin gerçekleşmesi halinde bilinçli taksirin varlığından bahsedebiliriz. Kanaatimizce kast, failin iç dünyasıyla ilgili olduğu için failin bunu dış dünyaya yansıtma hareketlerine bakılarak somut olayın koşullarına göre her olay açısından değerlendirme yapılmalıdır.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Logo

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: [email protected]

Telefon: +90 534 415 52 56

Benzer Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

tr_TRTürkçe